11 May 2014

Bardaktan Mumluk ve Kutu Boyama

Elimden gelmeyen iş olmasın, her işi yaparım ki ben diye diye evin içi vıngır vıngır hobi malzemesiyle doldu.. atamıyorum, kıyamıyorum ama yapamıyorum bir türlü..
küçük iki çocuklar bu kadar dağılmak henüz uygun değil benim için.. olacak olacak.. onun da yeri zamanı gelecek.. benim şıp sevdi gönlüm her çiçeğe konacak günü bekliyor..


Çizilen ve artık  tercih edilmeyen bardaklarımı atmaya kıyamadım geçenlerde.. Ne yapsam derken içine mum yerleştirmeyi düşündüm.. bir de uygun fiyatlı koca mumları görünce süpeeeeeerr diyerek atladım..


 
Aslında bu kadarla kalacaktı.. Fotoğrafları kaybettiğim için son halini gösteremiyor olsam da,
mikrodalga da erittiğim mumları bardağın içine döktüm. böylece gerçek birer mumluk oldular..
 
Bardaklar sentetik beyaz boya üzerine peçete ile yapıştırıldı...
kutu da beyaz sprey  boyalı haliyle komşumda( canım arkadaşımda ) varmıştı... Ver bakalım sen onu bana, ben bununla bişi yaparım ki cümlesinin akabinde gelen kutu , iki mumluk eşliğinde ona geri döndü.
yatak odasında takı kutusunun yanında mumlar..
yakmayız evi değil mi? 
 
sevgiler...

9 May 2014

Bugünlerde Ben

bugünlerde ben , sevgili makinelerimle aşk yaşıyorum..
her diktiğim parça için kafamın üstünde minik kalplarin uçuştuğunu hissediyorum.
tasarımcı mıyım? henüz değil.. el alıştırması mahiyetinde belki şimdilik.. olacak olacak benden bişi..hissediyorum:)






ben düzeltiyorum bu fotolar yön değiştiriyor.. 
düzeltmiyorum arkadaş..



8 May 2014

Acele gelen misafire sunumlar

merhaba.. derin bir sessizlik ardından buralardayım. hayata başka başka yerlerden çalışan insanları anlama hali.. bahar yorgunluğu ve bla bla bla..

o kadar rahat konuşuyorum ki etrafımda, yazdıklarımı okuduğumda garip geliyor bana..  blogda yazı yazmayı görev addetmiş buluyorum kendimi ve nedense konuştuğum gibi yazamadığımı farkettim.. ilginç..  mesaj verme kaygısı mı ki?  bilemedim şimdi..
yaptıklarını değil de yazdıklarını çok sevdiğim blogcular olduğunu düşününce bunu da bir yetenek olduğuna karar verdim.. gelişir belki.. belki de yapı..
neyse işte..
canın sıkılmasın blogum.. değiştireyim konuyu hemen..
bak ben yine neler yaptım..Çok sık misafirim gelmediği gibi çok sık da mamalar yapmıyorum ya, yemeyelim, göbekler kocaman olmasın diye.. misafir derken komşularımı kastetmiyorum çünkü bir kahve yetiyor çoğunlukla..
yine böyle dar bir zaman.. evde malzeme yok, akılda fikir yok. msiafir mi gelecek, okula mı gidecek.. hatırlayamadım bak şimdi.. neyse.. varolan milföy, ilginç geldiği için alınmış iki adet kırmızı havuç ve komşudan ödünç alınan patates ile yaptım bişi.. çakma kumpir mi desem, süslü börek midesem bilemediğim bu şey, gözlerin mideden önce doyması gereğini bir kez daha kanıtladı bana..

 milföyleri ortalama bir yuvarlak kesip silikon küçük kek kalıplarının arkasına  yapıştırdım, ters çevirim pişirdim.. yani milföyler üstte kaldı böyle kase olsun diye..

 sonra kırmızı havuç ve patatesi haşladım, biraz yağ ve kaşar ile blenderden geçirdim.geriye süslemesi kaldı..

daha güzel görünen şık bir tabak vardı ama fotosuz bitivermiş....
 Bu da pirinç salatası. dereotu, havuç, soğan, mısır eşliğinde..

pilav gibi pişirdiğim pirinçlerin içine malzemeleri koydum, zeytinyağı tuz ve diğer aklıma o an gelen baharatlarla karıştırdım.Başarılı, acil misafire çıkabilir...


sevgiler...