30 Nis 2012

Mutlu Yıllar Bebeğim...

Umay Güneş'im,
İlk göz ağrım,
Hayatımın bir anlamı,
Küçük pıtırcığım,
Aşkımın böceği,
Tombik ayaklı, şirin yanaklı, güzeller güzeli bebeğim...

Bugün iki yaşın bitti annem, 
Bir gün gelir bu satırları okursun diye yazıyorum bu satırları...
Bu güne kadar günlük tutmadım  senin için, pişmanım...
Giderek artan bir heyecan dalgası yaşayacağımı bilemedim..
son iki yılı düşündükçe,  geçen günlerin güzelliğini tarif edecek kelime bulamıyorum..

Konuşmaya başladığın bu günlerde her yorumuna daha çok hayret ederek bakıyorum. Kendini güzel ifade eden, çok güler yüzlü, uysal, hırçın olmayan, huysuz olmayan, sevimli , (artık ) yaramaz bir çocuksun.. Şiriniğin sayesinde yaptığın yaramazlıklara kızamıyorum...
Renkleri, sayıları biliyorsun, araba kullanmayı, uçurtmalara bakmayı, bisiklete binmeyi ve en çok da büyük toplarla ooynamayı seviyorsun.. Büyük abilerin oynadığı topları yakalamayı, onların oyununa dahil olmaya çalışıyorsun.. Zıplamaya çalışıyorsun ama henüz beceremiyorsun. Yine de yastıklar üzerinde zıp zıp yapıyorsun..
Kardeşinle aran aslında çok iyi ama bazen kıskançlık yapıyorsun. Henüz Gökçe ye hiç bir oyuncağını vermediğin gibi onun oyuncaklarını da ona oynatmıyorsun.
Ama ağladığında meme, bez diyip, emziğini ona veriyorsun. Ben uyurken cici diyorsun, ara sıra öpüyorsun. Her akşam Banuş'u ve dedeni mutlaka öpüyorsun.Nereni ısırayım dediğimde bunun oyun olduğunu bilip kol, bacak yanak üçlemesi yaptırıyorsun. Kaçtı kaçtı diyip, Banış'un bahçesinden kaçıyor, Teknenin "balkonunda" oturmayı seviyorsun. Denizde yüzmeye çalışıyorsun, iki çorba kalığı su ile saatlerce oynayabiliyorsun . Dondurma, karpuz ve sakız bugünlerde özel isteklerin arasında...

Bugün kocaman bir pasta kestik bebeğim senin için..
İyi ki doğdun şarkını söylerken utandın, heyecanlandın, 
Pastanın mumlarını üflerken çok duygulandım..Çok ağlayacaktım, zor tuttum kendimi..
Daha anlatacak çok şey var bebeğim...
Tanıdığın herkesin gözünde çok farklı bir yerin var, bir şeytan tüyün var...

Seni çok seviyorum..
Bugüne kadar üzmedin beni hiç..Bundan sonra da üzmeyeceğine eminim..
Gülen güzel yüzün  hiç solmasın,
Allah yolunu hep açık etsin birtanem..
Nice güzel, mutlu yıllara....

24 Nis 2012

Gülünce Gözlerinin İçi Gülüyor...

Merhaba!

Önce derin bir nefes alın okumaya başlamadan önce.. Hatta çay kahve falan alın yanınıza.. Zira bugün pek insan içine çıkamadım.. Konuşma ihtiyacımı karşılalayamadım.. Üstelik uzun zamandır yazamadım da.. Biriktim, şiştim anlayacağınız... şimdiden haberiniz ola, uzun bir yazı geliyor..


İzmir'e geldiğimden beri yazamıyorum bir türlü.. Aklım hep burada, izlediklerimde, izleyenlerimde ama fırsat bulamıyorum ya da bulduğumda da başka işler peşinde oluyorum..
Öncelikle kendimden haberler vereyim.. Annemin yanına geleli neredeyse 1 ay oluyor.. Babamızdan uzakta olmak Güneş'i bu günlerde daha da zorlamaya başladı.... Artık konuşmaya başladı ve bazen söyledikleri karşısında ağlasam mı gülsem mi bilemiyorum.. Baba, özledi dediğinde ya da sabah yatapında otururken kendi kendine baba gözlük takıyor dediğinde insanın içi bir hoş oluyor..
Bunun dışında Banuş ve dedeyle süper güzel vakit geçiriyor.. Küçük Gökçe de byümeye devam ediyor. 2.5 aylık oldu ve Güneş'e göre baya farklı bir bebek.. Güneş'in bebekliğinde çok daha rahat ve evhamsız olduğumu farkediyorum .. Bu bebek sanırım biraz daha hassas.. daha çabuk soğuk alıyor, sessizlik seviyor, gezmekten ,koşturmadan memnun olmuyor..Rutinin bozulmasına çabuk tepki veriyor.. Güneş'le doğumdan itibaren gezmeye alışık olduğumdan, bir rutin sağlamak biraz zor görünüyor bana da.. Ama Gökçe de Güneş de güler yüzzlü bebekler.. Allah yüzlerini soldurmasın..

Ben de sanki evimden  anneme taşınırken kıyafet  oyuncak yerine en önce dikiş makinamla kumaşlarımı almıştım yanıma.. Geldiğimden beri ufak tefek şeyler dikiyorum, yapıyorum bozuyorum..
Kemeraltına gittim, cicili bicili kumaşlar aldım. iki çocukla pek istediğim gibi gezemedim ama eve geldiğimde çok ilginç bir şey farkettim..

 İçimdeki eskici ruhumu atamıyorum..
Yepyeni gıcır gıcır kumaşlara kıyıp dikemiyorum.. Ama annemin giymediği bluzlerden kendime elbise, kızlara şort/ taytlar yaptım .. Babamın pantolonlarını şorta çevirip kalanlardan kızlara yelek pantolon, şort , elbise, biye .. kalan kırpıkların yettiğince bir şeyler çıkardım.. Zaman zaman paylaşmaya fırsat bulursam yayınlayacağım umarım..
Ama bugün öncelikle gitmeden önce komşu kızına diktiğim elbiseyi paylaşmak istiyorum..
Burda lardan birinden çıkardığım klasik bir kalıpla diktim.. Burda ananemin koleksiyonundan kalanlardan.. 1967 mayıs olması lazım...

aynı kalıbın küçüğünden de çıkardım.. Aynı kumaştan önce Güneş'e bir elbise diktim... Ama o çok daha elimi oyaladı ve geçen gün ancak bitebildi..onun da hikayesi uzun..


Neyse, gelelim elbiseye.. İmitasyon kürk mü diyorlar bu kumaşa bilmiyorum.. Böyle hafif tüylü, kendinden dalgalı deseni olan hafif bir kumaş.. En basitinden kalıptan çıkardım diktim. Kol ve yakaya da verev biye geçirdim.. Arkadan fermuar diktim. Tek parça olmasına rağmen gizli fermuar dikmeye çalıştım ve pek başarıı olamadım. Ama yarı gizli bir fermuar dikişini de öğrenmiş oldum..

Bu arada önemli bir sorunum olduğunu farkettim.. Bu verev biyeyi geçiriyorum, dikiyorum ama neden böyle pot pot  duruyor, yamuk yumuk görünüyor ??  Bilenlerden bir yardım rica ediyorum.. Ütüleyince biraz hafifliyor.. Fotoğraflarda çok kötü görünüyor, neyseki o kadar kötü değil yakından..


En kısa zamanda yeniden görüşmek üzere..


Sevgiler...