18 Mar 2012

Düşüyorum yollara...

Merhabalar,

Ara ara kesintiye uğrasa da çalışmalar tam gaz devam ediyor.. Tabi ki bebekler de büyümeye devam ediyor.. Ancak Gökçe doğduktan 20 gün sonra iki bebekle evde yalnız kalınca biraz daha çok zorlandığımı itiraf etmeliyim... Üzerine bir de Gökçe'nin uyku sonuru ve Güneş'in uyku sorunu eklenince benim de uyku sorunum baş gösterdi ve ben yalnız başıma bu işi kıvıramayacağım dedim..Havalar çook soğuk olduğu için dışarı çıkamamak da bende ayrı bir stres kaynağı oldu.. İki çocukla dışarı çıkmayı  göze alabiliyorum ama üşüyüp hasta olmalarını göze alamıyorum haliyle.. Her gün kapıdan dışarı mutlaka çıkmaya alışan Güneş ve ben, evde bu kadar kapalı kalınca gerildik önceki hafta...Zaten iki yaş ergenliği yaşamak üzere olan, üzerine bir de kardeşi eklenen kuzucuğumla zor geçinir olduk.. Babamız da işten geç gelince pek bir yardımda bulunamadı bana..
 Sonuç olarak , tüm aile oy birliğiyle bizim Banuş'a taşınmamızın daha sağlıklı olacağına karar verdi. Yarın öğlene doğru yola çıkıyoruz sanırım..
Dikiş makinemi de götüreceğim kadar bir süre kalacağız sanırım..
Bu arada ben de sağda solda doğan bebekler için çalışmaya devam edeceğim..

Bu bez pasta işini çok sevdim.. Ama sadece bezleri süslemek benim için biraz az bir hediye gibi geldiğinden bir de elimden geliyorken bişi dikeyim dedim, oturdum makine başına..

Ayıcıklı pazen ve düz akfilin birleşmesiyle ortaya battaniye, alt açma, oyun halısı, aklınıza ne gelirse o olarak kullanılabilecek birşey çıktı.. Tam  da böyle olmasını istemiştim.

Fotoğraflar malesef pek biçimsiz..Fikir olsun diye ekledim.. Çünkü bir heyecanla yıkadım ütüledim diktim ütüledim, katladım bez pastanın yanına koydum.. Sonra fotoğrafını çekmek aklıma geldi, çıkardım çektim.. Yani kat izleri, buruşuk kırışık...idare edin şimdilik...


 Güzel bir sunum,  ne kadar kötü bile olsa herşeyi kurtarmaya yetiyor ama malesef bende de öyle güzel sunum yapacak bakış yok..biliyorum eksiğimi...
uğraşıyorum elimden geldiğince...(bu postu saymazsak)
Bir püfü vardır belki öğrenmem gereken...

13 Mar 2012

Güneş'e Kot Takım

Çirkin miniğimin böyle kocaman esnemesini her ne kadar sevsem de uyumamasını sevmiyorum.. Gündüzleri hiç güzel uyumuyor ve bana pek rahat veriyor da diyemem..iki bebek arasında gidip gelirken aldığım kiloların birkısmını verdim neyseki.. Gerçi şimdi çikolatayla enerji toplamaya çalıştığım için bir kısmını geri almaya bile başladım herhalde ama, olacak o kadar..
Bu aralar yine çalışıyorum ama önce eskiler gelsin...
Dedesi gelirken Güneş'e bişiler diksin diyerek kumaş almış doğuma gelirken.. Biz de doğum çantası hazırlamak yerine iki arada bir derede Güneş'e  bir takım diktik..Annem kesti, ben de diktim..
Bu işte de her işte olduğu gibi macera çoktu.. En son yeleğin fermuarını diktim ve kafamı kaldırıp anneme dedim ki "Anne, ben bunu diktim bitirdim ama bu fermuar defoluymuş galiba, sonu kapalı bunun "dedim..

Bu güne kadar farketmemiş olmam mı, yoksa benim dikişe başlamadan önce o fermuarı hiç açıp kapatmamış olmam mı daha garip bilemedim...Neyseki dikiş makinesi kullanmak için ehliyet falan lazım değil...
Şeker kızıma yakıştı ..

Pantolon için zaten daha önce kullandığım kalıbı , yelek içinse Güneş'e mont dikmek için daha önceden çıkardığım kalıbı kullandım.. 3-4 yaş kalıbından dikiş paysız kesme işini çok sevdim çünkü bir heyecanla nasıl olacak acaba diye  kesmeye başlayınca dikiş payı falan yalan oluyor..
Şimdilik benden bu kadar.. Bu arada kesip biçmeye devam ediyorum, bir kısmını fazlaca kullandığımdan fotoğraflayıp sizlere sunmak aklıma gelmiyor sanırım...Yavaş yavaş o da olur herhalde..

Sevgiler...

Not: Fotoğraflarda fermuar düzelmiş haliyle.. İlk seferde daha muntazam dikmiştim ama sökünce eski havası kalmadı gibi göründü gözüme...


9 Mar 2012

İki Bebekle Yeni Hayat

Evde bebek sayısı artınca haliyle benim pilim de çabuk tükenir oldu...Artık pc başında rahat rahat oturmak için pek mecalim kalmıyor..Gerçi işlere henüz ara vermiş değilim ama gecenin geç saatlerinde sakinleşen evde, benim de ilk yaptığım iş hemen uyumak oluyor..
Küçüğümle bir ayı doldurduk bile.. Bugün aşısı vardı, Güneş'i götürmedim.Hastane ve doktor görmeyi sevmiyor
, muayene olması ise tam bir facia benim için..Bir de Gökçe'nin ağlamasına dayanamıyor çok üzülüyor ağladığında..Aşıda Gökçe ağlar ve ben Güneş'i teselli  edemem, dahası zaptedemem diye korktum işin aslı..
Güzel ve şenlikli geçen bir ev olduk yani anlayacağınız..
Binlerce kez şükürler olsun diyorum..Aman nazarlardan korusun....
Gelelim biriktirdiklerime..


 
















Bebek  şekerlerimi paylaşmamıştım sizlerle değil mi?

Ne yapsam diye kurcaladım durdum ama malesef her yerde hemen hemen aynı şeyleri gördüm..
Yaratıcılığımın da dibine vurduğum için o dönemde hazır alalım malzemeleri bir birleştirelim bari dedik..
Annem İzmir'in altını üstüne getirmiş benim için bütün çerçeveleri toplamış.. Bir de ben son dakika minik ahşap yapışkanlar var demiştim.. O da çok daha güzelini bulmuş..Yorulmadan iki çeşit bebek şekeri oluverdi bile.. Önce tüllere koyalım badem şekerlerini diye düşünmüştük.. Çerçevelerin arkasına silikonla yapıştırırız diyordum. Nasılsa magnet.. Şekerler genelde üzeirnde kalır ve yenmez.. Ama bu haliyle magneti kullanabilmek için sökecekler nasılsa siyordum.. Sonra internette gezerken raketler aklıma geldi.. Şekeri koyduğumuz bu telli tüllere raket deniyor(muş)  (çok teknik bi açıklama oldu :))  )

Raketlerin içini doldururken yaşadığım eziyeti anlatamam..
Hem sayı olarak yetecek mi bilemiyorum, hem de elimdeki şekerlerin birini rakete birini ağzıma atıyorum... yememem lazım biliyorum ama badem şekerini bir çok severim ki sormayın:))
Annemle oturduk karşılıklı bir yaptık üç yedik yani:))
Şeker paketleme işi çoook zor çoookkk..
Bu arada gelen gidenden sonra kalan badem şekerlerini şekerliğe koydum ama gelip gidip ben yediğim için sadece anılarda kaldı bu dolu şekerlik..

Keçeden de yapılabilirdi bu çerçeveler ama böylesi daha kolay oldu..
Bu arada çerçevelerin içine el ile yazmak istemiştim doğum günü ve ismi..Ama benim yazım çok estetik olmadığından, kocamla annem de bu işe pek yanaşmadıklarından, pc başında isim etiketi hazırlamak ve zımbalamak da tabi ki bana  düştü...

Gökçe'nin karnı acıktı, Güneş'in de altı değişecek..
Görevlerim beni bekler..
Sizlere sevgiler.....