26 Ara 2010

Kapı Süsü

Her sabah Güneş'le uyanmak ne kadar güzel..
Kış ortasında bile...
Ama dişleri çıkıyor sanırım ve biraz zor geçiyor günleri kimiz için de...
Yeni yıl yaklaşırken 10 cücelerin macerası istediğim gibi sonuçlanmadı.. Zaten artık 10 tane de değiller ki... Birbiri ardına telef oldu yavrucaklar.. Bende bari kapı süsüm güzel olsun dedim ve cücelerle aynı zamanda yaptığım şekilleri burada kullandım. Niyetim vardı ama planım yoktu, iş bitince güzel oldu..

20 Ara 2010

10 Cüceler

Yeni yıl geliyor ya, benim yine fikirlerim havada uçuşuyor ama ben yapana kadar hevesim kaçıyor..sonra yarım yamalak yapınca da bir şeye benzemiyor.. İşte bu kardan cücelerim de böyle bir "fikir çakması" sırasında oldu. Tuz hamurunu verniklesek de saklasak dedim önce. Arkasından da işe koyuldum. Tabi sabır da lazım biraz , benim gibi mıncıklamamak lazım ama olmadı bence.. Biraz daha sabretsem de tekrar verniklesem olur mu dersiniz?
Baştan başlayalım.. yeni yıl için arkadaşların çocuklarına kar küresi yapayım dedim. Ama bir de tuz hamuruyla yapsam ben şekil vermiş olurum, hani yüz ifadeleri falan güzel olur dedim.. Kardan cücelerim pek şirin oldular ama, tek kat vernikle bakın nasıl da dağıldılar suyun içinde:(
içine sim de koydum ama tabi gliserin olmadığından sanırım hemen çöküverdiler.. Ben bu işi az malzemeyle beceremiycem galiba.. En sonunda gidip ya plastik kardanadam alıcam ya da bu projeyi başka bahara hediye edicem..
Bu arada tuz hamuruyla başka çalışmalarım da oldu..
Yılbaşına uygun bir de kapı süsü yapmak istiyorum..  Babam peynir tenekesi içinde büyümüş gerçek çam getirdiğinde çok sevinmiştim ben küçükken .Hatta bahara kadar da benim odamda kalmıştı. Apartman çocuğu olarak evde bir çam ağacı.. çok eğlenceli.. Belki ben de kızıma bulabilirim böyle bir şey.. Aklı erdiğinde tabi...

Daha sonra annem plastik olanından kurmaya başladı her senen.. ışıkları son bir hafta sürekli yanıp sönerdi.. Pek içimden gelmiyor bu sene böyle bir çam ağacı sislemeye.. ben kapı süsümle mutlu olacağım galiba.. Biraz materyal var evde ama süslemesi yine benim elimden çıkmalı. Bakın bakalım, sizce bunlar bir işe yarar mı?

14 Ara 2010

Bir gün daha bekleyecek sabrım, kafamda tasarladığımı hemen yapabilecek bir makinem yok..
Bolca uykusuz gece, bir minik bebek, daha yazılmayı bekleyen çook hikayem var..
Her günüme ışık katan dostlarım, öğrettikleriyle beni büyüten kayıplarım, varlıklarıyla hayatımı renklendiren arkadaşlarım var.
Varoluşundan sonsuz mutluluk duyduğum bir yarım, bir de tamamlanmayı bekleyen içimde bir yarım var.
Ne gün çıkarım düzlüğe belli değil, nasıl bir düzen(?).. mümkün değil..
Gellerim, gitlerim var, bir orta yolum yok.
En çok yüzümde gülümseme...En çok varlarım var ; yoklarım yok....

Bebek Şekerlerim..






Bebeğim doğdu, kocaman oldu, dişi bile çıktı, o çikolataları yiyecek hale geldi ama ben doğum için hazırladığım çikolataları yayınlamayı unuttum. Neyse.. geç olsun güç olmasın..Önce burda görüp beğendim sonra da renklendirmeye karar verdim. Aslında annem yaparım ben demişti ama istediğim şekli bulana kadar annemin burnundan getirdim. Sonra da vaktim çoktu, hepsini oturdum yaptım. Hatta ben çikolataları da yakınımdaki Zambo çikolata fabrikasından aldım ve yine yakınlardaki ambalaj fabrikalarından az miktarda rica ettiğim folatin ile kendim kapladım. Aslında ambalajı satın almak için telefon açmıştım ama  ben 3-5 metre lazım diyip ne için kullanacağımı anlatınca telefondaki bey, bunların top olarak satıldığını her topun en az 50 kg olduğunu anlatıp bana biraz yolladı sağolsun..Başka işimin olmadığını anlamışlardır sanırım:)

 






9 Ara 2010

kısayol

Bebeğim doğmadan önce annemden, bebeğin eşyalarını bebek çantasında kaybetmeyeyim diye bir organizer istemiştim. Daha önce internette de görmüş olmama rağmen anneme zar zor tarif etmiştim. Aslında ben basit bir şey istemiştim ama anane yüreği işte..Kızıma uğraşmış, didinmiş, çalışmış, içi astarlı, kenarları süslü bir organizer dikivermişti. İşin kötü tarafı ben onu kullanmayı da beceremedim. Benim gibi dağınık bir bünyeye pek uygun bir şey değilmiş.Aldığımı aldığım yere koymaya üşendiğim için, çantayu yüne döküyordum ortaya. Sonra evi taşıdık.. Mutfakta ocağın yanında olması gereken gereçlerimi koyacak yer yok mutfakta.. E ben tezgahta fazlalık da sevmiyorum.(çünkü tezgahı hep dolduruyorum)
Napcaz?
Tabi ki malzemeleri mutfağın öbür ucundan almamak için kısayol oluşturucaz...
Kısayol dediğin böyle olmalı ...

6 Ara 2010

Diş Buğdayı Partisi




Tatlı kızımın dişi çıktığından beri bir telaş almıştı içimi. Bir diş buğdayı organizasyonu yapmak lazım ama nasıl diyordum. Ali Ozan'ın doğum gününden sonra baktım ki ben de bir şeyler yapabilirim.Diş buğdayının özelliği nedir, nasıl hazırlanır, kim,nasıl,neler yapmış gibi sorularıma ufak bi araştırmayla cevap bulduktan sonra menümü de oluşturdum, tamam oldu. Anladım ki, menüyü hazırladıktan sonrası daha kolay.

İtiraf etmeliyim ki yetiştiremeyeceğimi ve hatta beceremeyeceğimi düşünüp bir ara ümitsizliğe bile kapıldım. Her şey istediğim gibi olmalı, ama çok uğraştırmamalı ve herhangi bir aksilik yaşanmamalıydı. Son dakika olumsuzlukları beni huzursuz ettiğinde, bebeğim de huysuzlanıyor ve işler daha da zor bir hale geliyor benim için. Bu yüzen biraz daha temkinli olmalıyım diye düşünerek başladım işe.


Maharetli komşularım var neyseki..Onların yardımıyla çook başarılı bir şekilde atlattık bu ilk partiyi. Yalnız evim küçük, misafirim çokmuş. Biraz sıkışık oldu ama şikayet eden yoktu sanırım. Gelenlerin ayaklarına sağlık..


Önce tuzlu kurabiyelerimi yaptım. Aslında bunlar peynirli poğaca olmalıydı. Şekilli yapsam ne kadar güzel olur diye düşünürken mantar kupatla kesmeye karar verdim.İçlerine peynir koydum. Açılmasından korkup değişik bir kaç şekil denedim.Bunlar ilk parti oldu.. Bir kaç gün önceden pişirdiğim için, misafirlere çıkmadı, evde gelip gidip ben yedim. Büyük mantarlar güzel oldu ama çok uğraştırdığı için vazgeçip başka bir şey denedim.Bu sefer de eşim beğenmedi. Bunlar tavuk baget gibi olmuş dedi.. Süslemesi için haşhaş ve susam kullanmalıyım diye düşünürken, en sonunda karar verdim, peyniri doğrudan hamura karıştırdım, böylece içine eklemek için uğraşmama gerek kalmayacaktı. Son halini resimlemeyi unutmuşum ama değişik oldu.. Üstelik tarifi de çok kolay...

1/2 çay bardağı sıvıyağ,
1/2 paket margarin
kabartma tozu
tuz
aldığı kadar un
2 yumurta (birinin sarısı üzerine sürülecek)
ben bir de daha gevrek olması için biraz yoğurt ekledim ve yağı azalttım. Hamur da kolay şekillenmiş oldu böylece.

Sonra geldi tatlı kurabiye ve pastaya. Kızımın ilk pastasını güneş şeklinde yapmak istedim.Şeker hamuru sipariş vermek için bilgisayar başına geçmiştim ki, modelleme malzemelerinin de tahminimden daha ucuz olduğunu görüp almaya karar verdim. Bir kaç gün süren almak ve almamak kararsızlığından sonra, buradan haribolardan şeker hamuru tarifini aldım, ve ilk denememi yaptım. Her kim düşündüyse kendisini tebrik ediyorum. Kurabiyeler de pasta da bu şekilde renklendi ve çiçek açtı.
Malzemeler:
450 gr. marshmallow şeker
4 yemek kaşığı su
500 gr. pudra şekeri
Bir çimdik tuz
Marshmallow şekerleri cam bir kaseye boşaltın. Benmari ile  ara sıra karıştırarak marshmallow şekerleri eritin. Şekerlerin çok erimemesi gerektiği yazıyordu sitede ama ben kıvamı bulamam korkusuyla şekerlerin hepsinin şekil değiştirmesini görene kadar erittim. Eriyen şekerlere su, tuz ve pudra şekerinin yarısını ekleyip, karıştırın.Yoğurma kabının dibine bolca pudra şekeri dökün. Eriyen şekerleri yoğurma kabına alın ve yoğurmaya başlayın. Ele yapışmayan ama yumuşak kıvamlı bir hamur olacakmış.Benimki yapışyapış oldu çok eridiği için. Ama biraz daha şeker ilavesiyle kurtardım sanırım.Hamuru top haline getirin ve üzerine margarin sürdüm ve beklettim. Yaklaşık 1 gün streçle kaplı bekledi.Bir şey olmadı.
 
Arzumcum sayfasındaki renkli hariboları ben geç gördüm ama zaten elimin altında o renklerden yokmuş ki...Renklendirme konusunda kararsız kalsam da, önce kurabiyelerde denedim, güzel oldu. Yalnız ben pudra şekerini evde çekmiştim ve biraz kalın oldu. Bir dahaki sefere en ince şekerden kullanmaya gayret edeceğim çünkü kurabiyeler tatlıydı ve üzerindeki şeker hamuru da yerken kıyır kıyır geldi ağzıma. Hem kıvam için hem de renklendirme ve şekillendirme sırasında bol şeker kullandığım için olsa gerek:)  Kurabiyeler  kaplandığında pudra şekeriyle kaplıydı, güzelleşmeleri ve parlamaları için ben de ıslattım. pırıl pırıl oldular :)
Kurabiyeleri yaparken, bazılarına kürdan geçirdim. Malum, çocuk partisine çocuklar da gelecek. Asıl onlara güzel görünmeli..





Sıra pastaya geldiğinde ben ve hayal gücüm epey yorulmuştuk...Güneşli pasta için bir sürü fikrim vardı ama en kolayını seçtim. Önce keki hazırladım: Klasik pasndispanya:
4 yumurta,
4 çorba kaşığı şeker
4 çorba kaşığı un
kabartma tozu
2 kek pişirdim. Birini kakaolu yaptım. İlk keki yaparken kabartma tozu kullanmadığım için pek kabarmadı. Zaten kalıbım da fazla büyüktü. Ama kakaolu keki yaparken kabartma tozu koydum ve en azından ikiye ayrılacak kadar kalınlığı oldu. Bugüne kadar bir çok pasta yapılışını izledim. Ama ben yaparken hep çember kullanmayı unutuyordum. Her şey mükemmel olmalı diye diye unutmadım. Böylece yüksek ve kreması yanlardan akmayan pasta yapmayı da uygulamalı öğrenmiş oldum. Sonra başladım şeke hamurunu açmaya..Fazla ince açtığım için bazı yırtılmalar oldu ama gören olmadı neyseki:)
Bunun dışında karşı komşumun ellerine sağlık demeliyim öncelikle.. Fellak köftesi, Prenses tatlısı ve mayalı poğaça onun ellerinden çıktı.Üstelik benden çok ev sahipliği yaptı. İnsanın böyle arkadaşları olması çok şahane bir şeymiş.. Aklıma geldikçe bu gurbet elde bir kardeş daha edindim diyip diyip duruyorum.. Gözlerim doluyor ayol...Ağlatmayın...
 Bir de mercimek köftesini alt komşum yaptı. . Prenses tatlısı, mısır gevreği ile hazırlanan bir şey.. Değişik isimleri olduğunu farkettim, ben de prensesli bişi dedim gitti...
100 gr margarin
3 tane  metro ya da soho çikolata
3 yemek kaşığı bal
2 bardak dolusu kadar mısır gevreği

Tencerede margarini eritip metroları ekliyoruz, onlarda eridikten sonra ,balı ilave ediyoruz. Hemen ardından yavaş, yavaş mısır gevreklerini ekliyoruz. Karıştırıyoruz ,  minik kaselere yada kahve fincanlarına koyup ,servis tabağına ters çeviriyoruz..Ben minik renkli kek kalıplarına koydum. hem servisi kolay hem de görüntüsü güzel oldu... Öyle de bereketli ki anlatamam ama kalanları da yedikten sonra aklım başıma geldi.hiç fotoğrafını çekmek aklıma gelmemişti ki:)

Son dakikaya kadar bende bir telaş bir hareket. Neyse ki böyle zamanlarda huysuzlanan kızım bu sefer kendi misafirleri olduğunu anlamış olacak ki, pek sesini çıkarmadı. Bu arada ben buğday ve nohutları hazırladım bir de 3 renkli börek yaptım. Börek çok kolay. 3 adet  yufka ve 3 renkli malzeme.. Ispanak, peynir ve havuç.
İlk yufkayı açıyoruz, her tarafını sıvı yağ ile yağlıyoruz, ilk malzeme, sonra ikinci yufkayı üzerine serip yine yağ, ve son olarak üçüncü yufka.. Sonra üç katı beraber gevşekçe yuvarlıyoruz. Ben genelde ikiye bölüp tepsiye öyle koyuyorum.Hem çok kolay, hem görsel olarak güzel.. Genelde ilk  kat havuç,sonra ıspanak, en içte de peynir seviyorum..
Tabi ben bu kadar hazırlandıktan sonra bu güzelim böreği fırında unuttum, yanmadı neyseki ama misafirlerime ikram etmeyi unuttum!!!
Bir dahaki sefere ....



30 Kas 2010

Haftasonu İstanbul



Bu haftasonum epey hareketli geçti.. Hem kuzenimin oğlunun 1 yaş partisi vardı, hem de kayınvalidem İzmir'den İstanbul'a gelmişti. Hem alışveriş,hem ziyare, hem eğlence falan derken, cuma akşamından çıktık yola. Şiddetli yağmur ve trafik eşliğinde önce eşimin abisine, oradan da teyzem saydığım Ayfer teyzeye gittik..Saat 9,30da yatırmak için azimle uğraştığım çocuğumun düzeni bozuldu tabi ki.Hatta odasını da ayırmışken yanımda yatırmamdan da baya keyif aldı... Olsun, azimliyim, yılmadan hem ayrı oda hem de erken yatmayı öğreticem.. Cumartesi günü giyindik süslendik kızımla, partiye gittik.. Çok kalabalığa çıkmamasına rağmen huzursuzluk yapmadığı için çok sevindim.Hatta bence kan çekiyor, o yüzden sesi çıkmıyor.. 1 şeklindeki pasta çok güzeldi. bozulmadan önce çekmek isterdim ama fırsat olmadı..Ben de yakında kızıma diş buğdayı partisi yapmayı planlıyordum, parti olunca iyi oldu, neler oluyormuş gördüm.
MUTLU YILLAR ALİ OZAN..
Her günün böyle mutlu olsun, sevdiklerin hep yanında olsun...
Maşallah oğluşuma...Pastayı bir mıncıklayışı vardı ki... İnsanın içinden ısırmak geliyor ....Maşallah.... Sağlıklı, mutlu ,huzurlu nice yaşları olsun...


Pazar günü de eşimin tarafından 3 aile toplandık, Koşuyolundaki Adile Sultan Kasrına gittik.. Ben küçükken Ayfer teyzelerle gittiğimizi hatırlıyorum. 5 yıl süren tadilatı biten bina, yine öğretmen evi olarak kullanılıyor. 24 Kasım'da açılışı yapılmış.Hababam Sınıfı filmlerinin çekildiği mekanda henüz yemek salonu açılmamış ama İstanbul temalı olduğunu düşündüğüm bir sergi vardı. Resimlerin fotoğraflarını çekmek isterdim ama bir şekil hırsızlıkmış gibi geldiği için vazgeçtim. İstanbul'un göbeğinde böyle güzel ve büyük bir yeşillik alan bulunması çok büyük bir şans. Validebağ hastanesi ve Validebağ Mustafa Necati huzurevi var içinde. Emekli öğretmenler için bir huzur eviymiş. ... Etrafı orman..


Hastane tarafında gezerken Akciger Hastalıkları Servisi tabelasının doğrudan orman yolunu gösteriyor olması çok manidar geldi :) Temiz hava temiz ciğerler.. 
Biz orada akrabalardan ayrılıp alışverişe ve oradan da evimize dönmek üzere yola çıktık.. Eve dönerken benim de aklıma diş buğdayı için yapacaklarım düştü.. bebekle yapılacak kolay ama zengin bir menü oluşturmalıyım...

25 Kas 2010

Yeni Kapıya Yeni Süs

     

Sevgili 10marifet.org ahalisinin kapı çelenklerine baktım baktım, Yeni eve yeni bir süs lazım dedim.Tabi taşınma telaşında materyal eksiğim çoktu.Gazete kağıdım bile yoktu ama neyseki komşum yetişti imdadıma. Bir sabah benim mutfağın ortasına çöktük, gazeteleri şekillendirdik,bantladık.Simitleri hazırladık,sıcak sıcak..
Ahaliden takip ederken güldüğüm hareket bizde de es geçilmedi va tabi ki simit kafalarımıza geçti.. Akşam üzeri benim kurtlarım kaynadı, işe giriştim. Önce simitleri renklendirmeliydim. Bantlı simit boya tutmayacağı için en pratik olanı seçtim ve tekrar bir kat gazete kağıdı sardım.görünmeyecek yerlerden bantladım,sonra da en sevdiğim boyayla çıktım karşısına..Tabi ki ayakkabı boyası.. Siyahla başladım işe.

Gazete boyandığında kağıt nemlendiği için kuruması biraz zaman aldı ama benim bebeğim sayesinde zaman nasıl geçti bilemedim:)  
                                



Bu arada ben de çiçekleri yapmaya başladım. Kızın bebek şekerlerinden kalan parçalar içime yaradı.Bir de  mutfak bezleri tabi ki... Ortalık savaş alanına döndükçe benim de kafam çalışmaya başladı. İnsan yaptıkça açılıyor demek ki...
Feray'a da yapmak lazım ama karşılıklı iki kapıda aynısı olmaz ki.. Değişiklik şart...Biri siyahsa diğeri de kahverengi olur dedim ve sonra kahverengi çok romantik geldi gözüme.. Romantik sonbahar kapı süsü böylece ortaya çıkmaya başladı.. 

 



Bu siyah simit çok büyük diyerek kocacım hevesimi kırar gibi oldu ama tabi ki benden kaçmadı, simit dediğin nedir, bir lokmada yenir dedim, yenisini yaptım :)




Yerleştirme aşamasında boyanan gazete kağıtları gözüme güzel görünmedi , kurdeleyle biraz hareket katmak istedim ama bence son halleri bile biraz eksik..Daha gösterişli albenili olsalar daha iyi olurdu.. Tabana biraz organze,tül, şifon mu istiyor dersiniz?